Pazar, Mart 29

Paris'te 5 saat


Sadece 5 saat falan gecirdigimiz Paris resimlerinden secmeler... Hocamla gorusmem iyi gecti, kendisi bol bol tesvik etti beni, yazdiklarimin uzerinden gectik, yapmam gereken seyleri belirledik, plan yaptik.. Bu iki hafta benim icin cok cok onemli olacak gibi. Paris'e ilk vardigimizda hava cok guzeldi. Ama ogleden sonra fena bozdu ve bol bol yagmur yagdi. Gunun cogunu hocamin evinde ve de oglen yemegi yedigimiz cafede gecirdik. Sonra da 3 saatlik donus yolumuza koyulduk. bundan sonra trenciyiz, trenle 1 saat 20 dakika'da paris'e variyorsun ve bu sureyi de koltukta keyif yaparak, bir seyler okuyarak degerlendiriyorsun.



guzel kusumuz



Melosh'tan uykulu pozlar... Aslinda Paris resimleri ekleyecektim, ama bunlarin sirinligine dayanamadim!

Cuma, Mart 27

helikopter + arama kurtarma faciasi

Cok canim sikkin, ekrana bos bos bakarak oturuyorum.. Iki gundur bu olay vardi gundemde, takip ediyorum korkuyla. IHA muhabirinin 112 acil kurtarma operatoru ile olan telefon konusma kaydini okurken icim acimisti. Simdi ogrendik ki 48 saat sonra bulundu enkaz. 6 kisiden 5'i olu, sanirim donarak hayatlarini kaybetmisler (en azindan 2sinin oyle hayatini kaybettigini biliyoruz muhabirin dediklerine gore cunku kendisinin ayagi kirilmisti, bir de yaninda Erkan diye biri oldugunu, onun da yarali oldugnu soylemisti. 1 kisi de kayipmis, ya da henuz ulasamadilar enkaz buyuk bir alana yayildigi icin. Icim daralmis durumda, cok uzuldum o insanlar ve aileleri icin.

48 saat bir kaza enkazina ulasmak icin cok uzun bir zaman gibi geliyor.. Yani hava kosullarinin kotulugu muhakkaktir, ama yani yok mu ulkede tipide ucabilen bir helikopter, profesyonelce arama kurtarma yapabilecek bir ekip? Enkazi bulan yuruyerek arayan korucular.. Daha fazlasi nasil yapilamadi anlamiyorum.. Herkese sabir, hayatini kaybedenlere de allahtan rahmet diliyorum. Hepimizin basi sagolsun...

beklenen bulusma, yeni ayakkabilar ve haftasonu planlari

baslik her seyi anlatiyor aslinda. Ayse'nin sayesinde tanistigim Aysegul ile sonunda uzundur suredir planladigimiz basbasa gorusmeyi gerceklestirebildik.. Cok eglendik birlikte. Beni bizim ev cok yakin, hatta hep onunden gectigimiz bir yere goturdu. Disardan cok alelade gozuken bu yer super bir yer cikti - ankarali olanlara soyle anlatabilirim: Tribeca'nin ilk acildigindaki havayi yakaladim ben orda, menu falan da benziyordu.. Evimize bu kadar yakin ve bu kadar eglenceli bir mekan bulmak super oldu. Artik sik sik ordayiz! Aysegul ile epey bir konustuk, hatta o kadar cok konustuk ki bir daha bulusmamiz lazim dedik. Isin en uzucu yani Aysegul'un cok yakinda, yani haftaya, Turkiye'ye tasiniyor olmasi, kendisi cok hevesli ve Ayse cok mutlu olacak, o yuzden ben de sevindim onun adina.

Bu ayakkabilari Selma'ya gelinlik bakmaya gittgimiz dukkanda gordum, tam dukkan kapanmadan 5 dakka once deneyebilir miyim dedim, denedim, begendim ve aldim. Super rahatlar epey bir topuklu olmalarina ragmen. Yazin bol bol giymeyi dusunuyorum!

Haftasonu planlarina gelince, efendim haftasonu cuma gununden basliyor bizim icin. Aksam arkadaslarla yemege gidip Melosh uzerinde de cok emegi olan Ahmet'i askere ugurlayacagiz.. Cumartesi de erkenden Paris yolcusuyuz. Orda hcamla bulusup herhalde sabah 11'den 5'e kadar tezim uzerinde calisacagiz. yarin benim icin cok onemli bir gun - bir cok seyin belli olacagi bir gun, o yuzden hem heyecanliyim, hem de icimde biraz korku var. kendime 4 ayak uzerine dusuren bir kedi sansi diliyorum!

Perşembe, Mart 26

melosh ile yeni bastan


Dun Sedef ile bulustum, onlara gittik, bana guzel yemekler yapti, hatta birlikte avrupa yakasini izledik ve sonra o ben ve melosh arabaya binip bizim evin yolunu tuttuk.. Melosh ordayken bana pek yuz vermedi, hatta ahmet gelmek istemiyor falan bile dedi bana ama eve gelince isler degisti. Normalde butun gece dolasan kedi bir an olsun yanimdan ayrilmadi, butun gece benle uyudu. Sabah yatakta keyif yaptik onla, sonra da cikip bir yarim saat falan da uzerimde uyudu. Hasret giderdik minnosumla resmen..

bugun hava cok soguk burda,kaloriferleri iyice actim. Melosh da kaloriferlerde hep. Brugge'un havasini pesime takmisim maalesef. Babam dun telefonda Brugge'un havasi cok kotu olur diyordu, ben de butun Belcikanin demistim cevaben. Hakkaten de oyle. Meloshun bu keyifli resmi ise gunesli haftasonundan kalma.

Çarşamba, Mart 25

eve donus


Brugge'den dondum biraz once. tren yolculugu gayet rahatti. minik bir masam bile vardi, onume bilgisayarimi actim, cektigim resimlere baka baka geldim. 1 ssat surdu brugge'den bruksel, sonra metroya binip eve geldim. Burda da hava cok uyuz sansima, yagmurlu, soguk, gri.. Artik bu havalar bizim havalar oldu ama, napalim.

Birazdan evden cikicam ve bir arkadasimiza gelinlik bakmaya gidicez. Sonra Sedef ile onlara gidicez, meloshu toplucaz ve eve gelicez.. Minik kusumu cok ozledim, sonunda vuslata ericez bu aksam!

Cuma, Mart 20

facebookdaki testler..

Ay sonunda isyan ettim. Facebook'daki kalbinin rengi ne renk, hangi sehir senin icin ideal sehir, hangi bilim adamisin, onceki hayatinizdaki mesleginiz, zart zurt testleri beni cildirtmak uzere.. bir de bu yeni uyuz format yuzunden biri tuvalete gitse haberimiz oluyor nerdeyse... Zaten bunlara sinir oluyordum ki bir arkadasimin soyle bir test yaptigini okudum: XXX Ölüm Tarihini Ögren testini çözdü ve sonucu ICIN OLUM GUNU : 11 MART 2052 çıktı.

Bu nedir ya, biri su testleri durdursun!

Çarşamba, Mart 18

ALDE Seminar - Gender Equality in Turkey and the EU


Bugun Bruklsel'de hava muhtesemdi. Gittigim seminerde de bol bol hava konusuldu. Seminer biraz fos cikti acikcasi.. Arzuhan Dogan Yalcindag gelememis, onun yerine gelecek olan Umit Boyner de.. Biraz hayal kirikligi oldu o yuzden, ama napalim..

Olli Rehn ilk konusmaciydi. Inanilmaz bir sey. Adamin ingilizcesi o kadar berbat ki onun konusmalari icin Ingilizce cevirmen lazim resmen, onla ugrasan burokrat ve politikacilara Allah sabir versin diyorum. Dedigi tek ilginc sey kizlarin okula gitmesi hem cinsiyet esitligi hem de fakirlikle savasma konusunda en onemli silah. Bu onceden halamla da konustugumuz bir seydi aslinda, kizlarina okula gondermeyen bir millet insan gucunun yarisini cope atiyor demektir. E zaten kizlarini okula gonderen ve gondermeyen milletler arasindaki farklar da gayet bariz - irdelemeye bile gerek duymuyorum. Durmak yok, yola devam politikalari, 3 cocuk israrlariyle bir ulkenin kalkinabilecegini sanmiyorum. Hepimize de gecmis olsun simdiden.


Ankara Universitesinden Dr. Selma Acuner super bir kadindi. Tam bir aktivist! bayildim.. Turkiye'de once kafa yapisinin degismesi lazim diyen dusunceyi elestirdi bol bol. Kafa yapisinin degismesini bekleyemeyiz cunku bu cok yavas diye isyan etti. O da benim gibi dusunuyor, asil yapilmasi gereken sey yasal degisiklikler ve uygulamalar. Sen mecburi yap aday listelerinin ilk 3une bir kadin aday koymayi, gorelim bakalim kadin vekil sayisi birden nasil artiyor.. Oyle kafa yapisinin degismesini beklersek bu kafalarla daha cok bekleriz.

AKP'den Munevver Helun Firat isimli biri katilmisti panele. Bos bos konustu kendisi valla.. Bizim 1.2 million kadin uyemiz var dedi. Yerel secimlerdeki aday sayisina bakildiginda AKP'den kadin aday sadece 18. Onlardan sonraki ilk partinin kadin aday sayisi ise 46. 60 uzeri kadin adayi olan partiler bile var Turkiye'de.. Munevver hanim'a sormak istedim, bu 1.2 milyon kadin uyeden topu topu 18 kisi mi cikarabildi AKP... Tam bir kukla gibiydi kendisi. Icinde oldugu partiyi boyle sorgusuz sualsiz savunan insanlar hic de inandirici ve guven verisi degil. Onun bir kadin politikaci olarak "change agent" olmasi, degisimi desteklemesi lazim. Yoksa guzel guzel oturup, siritip kuklalik yapmayi herkes becerir yani..

Bir de CHP temsilcisi Kader Sevinc adli genc bir kadin vardi panelde. Biraz antipatik bir yapisi vardi ama cok guzel konustu. Hukumeti elestirdi bol bol, AKP'li temsilcinin gozunun icine baka baka ve dalga gece gece.. Soyledigi guzel bir sey ise turkiye'de iyi orneklere ihtiyacimiz olduguydu. Oysaki su anki politikaci esleri genelde cok genc yasta evlenmis, herhangi bir is hayatlari olmayan ev hanimlari. E kilavuzu karga olanin dememisler bosuna...

Panel bu kadardi valla. Tartisilabilecek, konusulacak o kadar konu varken yine AKP-CHP ekseninden cikamadik... Neyse, bir dahaki sefere artik..

Bir de bugun ilk defa gercekten buyudugumu hissettim. Bugun Gulten hanim geldi bizim eve, temizlige. Ben ne zaman buyudum, evlendim de evime temizlige biri geliyor diye kendime yabancilastim bir anda.. Gulten hanim buraya sonradan tasinan Turklerden. ilk cocugu lise mezunuymus tasindiklarinda. Fransizcayi temizlige gittigi yerlerde ogrenmis biraz, ders alacak vaktim olmadi dedi, calismaktan tabi. Kedileri cok severmis ama bizim Melosh biraz korktu ondan, elektrik supurgesi yuzunden tabi. Gulten Hanim melosh yanindan kacinca "beni yabancisidi herhalde" dedi, ders calisiyordum o sirada ben, bir kenara not ettim o cumleyi. Yabancisimak kelimesi cok hosuma gitti, adalet agaoglu olsa kesin not eder bir yerde kullanirdi...


Bu resimdeki de donuste metroyu beklerken gordugum bir adam ve basibos kopegi. Sonradan poz verdi adam, ama ben hizli davrandigim icin dogal halini yakaladim:)

Salı, Mart 17

Elif Safak - Ask


Biraz once bitirdim kitabi. Diger kitaplarindan farkliydi, yazarin kendisini an az hissettigim romaniydi. Ama ilginc bir kitapti, keyifle okudum. Basinda ya da sonunda Rumi ve Sems ile ilgili biraz bilgi verse bence daha iyi olabilirmis. Ben oyle hissettim.

Kitaplardan begendigim cumleleri yazdigim bir defterim var. Bu kitaptan da birkac cumle dustu o deftere. Bir tanesi de suydu:

"Asik olduklari adami sevgileri araciligiyla degistirebileceklerini zannetmek biz kadinlara ozgu kadim bir gafletmis meger" (s. 363).


Okuduktan sonra bir tebessum oturdu yuzume. Kitap ile iligli tek begenmedigim sey ise o igrenc kapak tasarimiydi. Cirkin bir fosforlu pembe, ustunde kalp seklinde bir yaprak - cok fazla sevgililer gununden kacmis gibiydi Ask'in kapagi. Keske farkli bir sey olsaymis.

Kadin ve Turk olmak

Bu aralar Adalet Agaoglu, Elif Safak ve ne alaka bilemiyorum ama, Buket Uzuner arasindaki tartisma var gundemde. Adalet Agaoglu Elif Safak'i bulusmalarini carpittigi ve kitabinda kullandigi icin sucluyor, hic cay icmezmis kendisi, simetriden nefret edermis.. Ben Adalet Agaoglu'nun birkac kitabini okumustum universitedeyken, cok ilginc bir kadin oldugunu dusunmustum - hele de dili kullanisi, kullandigi kelimeler falan cok ilgimi cekmisti. Ama yani Siyah Sut basilmis, okunmus, Elif Safak'in yeni kitabi Ask cikmis (su anda onu bitirmek uzereyim, degisik bir kitap - tavsiye ederim, bu tartisma ne alaka anlayamadim... Biraz yaslilik ve unutulma endisesi gibi geldi, daha da uzuldum boyle olunca da. Kadin yazarlar arasinda dayanisma olmali falan deniliyor.

Elif Safak ise daha 2 ay once falan Bruksel'e gelip kadin yazar olmak konusunda konusmustu, boyle etiketlenmenin onu uzdugunu soylemisti - genc kadin yazar. Ama galiba bu kacinilmaz bir sey. Benim anlamadigim ise kadinlarin niye diger kadinlarla bu kadar ugrastigi. Kadinlar birbirleriyle ugrasmaktan ileri gidemiyorlar bir turlu. Yemekteyiz programinda bile, hep kadinlar birbirleriyle ugrasiyor, kucuk kizken de, buyuyup kadin olduktan sonra da. Bunu uzulerek yaziyorum ama kadinlarin en buyuk dusmani yine kadinlar!

Kadinliktan bahsetmisken, yarin cok ilginc bir seminere katiliyorum.

ALDE SEMINAR
Gender equality in Turkey and the EU
18 March 2009
16.00 - 18.30
Room: Jòzsef Antall 4Q1

The seminar will cover topical issues, such as the representation of women in business and political life, gender equality in socio-economic life and the role of women in the EU accession process. The discussion will focus on EU experience and lessons learnt through the analysis of policies. Civil society representatives will also share their practical experience of the daily life of women in both the EU and Turkey. One of the focus points will be the impact of the enlargement process on gender equality policies, and whether a progressive improvement can be observed. Finally, the seminar will assess the current situation of gender policies in the EU and in Turkey.

15.30 - 16.00 Registration

16.00 - 16.05 Welcome - MEP Karin Riis-Jorgensen

16.05 - 16.10 Opening remarks - President of TUSIAD Mrs. Arzuhan Dogan Yalcindag

16.10 - 16.15 Opening remarks - EU Commissioner for Enlargement Mr. Olli Rehn

16.15 - 16.20 Opening remarks - President of KAGIDER Mrs. Gulseren Onanc

16.20 - 18.00 Interactive panel debate - Moderator Dr. Bahadir Kaleagasi (International Coordinator - TUSIAD Turkish Industry&Business Association)
The President of KAGIDER: Gulseren Onanc
European Women’s Lobby Board Member & Lecturer, Ankara University Department of Women Studies: Dr. Selma Acuner
Chairwoman of TUSIAD Gender Equality Group: Feryal Menemenli
European Commission - tbc
MEP Karin Riis-Jørgensen
MEP Diana Wallis
The Republican Peoples Party - CHP Representative to the EU: Kader Sevinç
Justice and Development Party: Chairwoman of AK PArty Women's Branch Headquarters & Head of External Relations: Hümeyra Gökcen Keskin

18.00 - 18.30 Q&A and closing remarks - MEP Diana Wallis

18.30 - 19.00 Cocktail

Izlenimlerimi aktaririm artik.

Pazar, Mart 15

dondum, ama daha donemedim

bu aralar kapaliyim. o kadar cok yapacak is var ki 5 cephede savastayim - 5i de birbirinden cetrefilli.. Gelecek haftasonu Brugge, bir sonraki haftasonu Paris, ve bir sonraki haftasonu da Izmir gibi manyak bir programimiz var, bu tezi kim yazacak diye giderek endiseleniyorum.

olacak bir sekilde, olacak... Kendime vitaminler moraller gonderiyorum.

Perşembe, Mart 5

daha da hizli Ankara gunleri

Istanbul'da gunler hizli geciyor diye yazmisim ama Istanbulda tatildeymisim ben.. Ankara gunleri acayip geciyor. Geldim ve 2 odayi tasfiye edip yeniden duzenledim. acayip yoruldum butun bunlar olurken. Diger yandan eve yeni perdeler yaptirmaya karar verdik ve de perde secmenin dayanilmaz agirligi altinda ezildik resmen. Tul diye bildigimiz sey artik bambaska bir sey. Evlenecek insanlara Allah kolaylik ve de sabir versin diyorum.. Biz sonunda bir sey begendik - bakalim yapilip da asilinca nasil olacak.

Bir yandan da gormeyi istedigim insanlar var tabi. arkadaslarimla gorustum, babanem ve dedei gordum, buyuk halami, bugun Sirrocugumu gordum - karni kocamandi! Minik limone'yi iyice merak etmeye basladim, ben bir daha geldigimde tanisicaz insallah. Ivir zivir o kadar co sey vardi ki yaptirmam gereken, tek tek hepsini hallettik ama bittik. Oyle ki bazen evde 11'de ciktigimiz oluyor, aksam 6 gibi geri giriyoruz. Sonra aksam benim ikinci mesaim basliyor ve arkadaslarimla bulusuyorum.. Bruksel'e gidip dinlenicem artik :) Goya ders calisicaktim, ama su icecek vakit bulabilirsem sansliyim galiba.

Resimler Istanbul'dan, biri bogazda yikilmakta olan eski bir kosk. Oburu de tabi ki Inci'de profiterol.

Pazar, Mart 1

hizli Istanbul gunleri

Her Turkiye´ye gelisimde cok hızlı geciyor gunler aslında, alısık oldugum bır sey bu. ama Istanbul´a gelince, bir de kalacagım gun sayısı bu kadar az ıse gorecek o kadar cok insan, yapmak istedigim o kadar cok sey oluyor ki acayip yoruluyorum. ama degiyor. Buyuk konusmak istemiyorum, buyuk konustugum her sey basıma geldi hep cunku, ama bu sehirde yasamayı asla dusunmem - ama gezmesi harika!





Dun sabahtan Dolmabahce, sonra Nisantasi ve cok keyifli insanlarla gecen cok keyifli birkac saat, aksam aile yemegi.
Dolmabahce cok gorkemli, ici inanılmaz.. 285 odanın icimden kendime bir oda begendim aslinda, sec deseler belli tercihim.
Nisantasinda ise uzun uzun sohbet ettik - yilda 1 kere falan gorusunce konusacak cok sey birikiyor. Bir de bol patlamalı bir klip izledik - hem de daha piyasaya cikmadan once. Sarkiyı soyleyen kadın deli gibi dans edip saclarini savuruyordu, seviyorum sevmiyorum diye. Hep hayranım kendisine, bir kez daha hayran oldum!

bugun yine sabahtan aile saadeti - minik kuzen sevmece, ogleden sonra da ortakoy - cok sevdigim Emre ile gorusme, aksam yine aile ve anneannemin arkadasinda bol sohbetli bir gece. Kucukkken ayakkabilarimi cok duzenli bir sekilde dizermisim ben, 4 yasimdayken falan, hala oyleyim dedim...

Yarın da taksim, etrafta gezmece, aksam cicek pasajında kafaları cekmece!
Salı da ankara´ya isinlaniyoruz, arkadaslar, arkadaslar...