Çarşamba, Ekim 21

Bobo'nun ardından..

Minik kahramanim Bobo'nun ölum haberi ile sarsıldık haftasonu. Kendisi baska kopekler tarafından oldurulmus. İcim hala yanıyor.. O benim minik kahramanım, beni dev ve vahsi bir Alman kurdunun agzından kurtarmak icin canla basla savasan Bobomdu. Cok uzugunum, hepimiz cok uzgunuz..


Ekleyecegim resimler hala aklımda, ama zaman yok. Sabahtan fransızca dersi, eve gel fransızca odevi ve yapptıgım bir suru deli proje oldugu icin hic zamanım yok. Bir de tesadufen ve oylesine basvurdugum bir isten sınava cagırıyorlar beni yarın, bakalım nasıl olacak - heyecan icersindeyim :)


Bu haftasonu Paris ve Bruksel'deyiz.. Bakalım yine bir suru maceralar. Vize al, Paristen gir Bruksel'e trenle gec. Let,'s see if we can outsmart the system.. Donunce yazacak bol bol hikayem olur herhalde, artık donuse o zaman!

Pazar, Ekim 11

Yeni bir dil, yeni bir ben

Amerikadayken, Brukseldeyken ne kadar cok bos vaktim varmıs benim Ankara'ya tasındıktan sonra anladım... Burda hayat oyle yogun ki, blogum oldugunu bile unutmus durumdayım gunlerdir.. Annem hicbir sey yazmıyorsun artık diye sitem etti de artık bir zahmet yazayım dedim.

Simdi efendim, gunler cok yogun.. Bilkent'te hocalık deneyimi cok keyifli. cuma gunu ogleden sonraları dersim. 20 ogrencim var, hepsi super tatlı. 3. ve 4. sınıftalar. Umarım boyle guzel bir sekilde bu donemi tamamlarız..

Diger yandan hızlandırılmıs bir Fransızca kursuna basladım. İlk kuru gectıkten sonra ozel ders almayı da dusunuyorum aksan ve konusmamı ilerletmek acısından.. Haftanın uc gunu sabahın korunden itibaren gırtlagımı yora yora garip sesler cıkartarak ve sona koyulan e'leri soylemedn konusmaya calısıyorum. Eminim biri bizi uzaktan dinlese cok gulerdi halimize. Sınıfta sadece 4 kisiyiz. O yuzden ders acayip hızlı ilerliyor. Bir yandan guzel, ama bir yandan da yetisemeyecegim diye bir endise var icimde... Bakalım, insallah hallederim su fransızca isini bu 9 ay icersinde. Simdilik pek bir hevesliyim :)

Diger yandan da gunumun cogunu yeni edindigim hobilerim dolduruyor.. Kendime bir tunik, bir de elbise diktim. Ama oyle bir elbise ki gorenin agzı acık kalıyor. Dunyanın en zor modelini secmisim. Elbise 10 parcadan falan olusuyor. Canım cıktı, ama super de oldu. Resmini cekip buraya eklicem ilk giydigim gun. Hazır burdayken 9 ay boyunca su dikis isini biraz ogreneyim istedim. Bir yandan da nakıs tekniklerimi ilerletmek istiyorum, babanem bana ders veriyor. E bir de orguye baslamak istiyorum. Hatta orguye oyle bir giris yapıyorum ki, ilk hedefim kocaman bir yatak ortusu. Zaten bana da anca boyle bir giris yakısırdı! Annem, ben ve babanemin kollektif calısmasi olacak bu otu, her seyi kafamda planladım..

Bir yandan da dev bir kece projemiz var ki, 6 arkadas falan isin icine girdik, pek bir keyifli.. Onlardan da resim eklicem. 5000 tane kece toka, igne, tac falan yapmamız lazım ki bitmisiz biz :) Ama sonra satması da bir o kadar keyifli olacak diye dusunuyorum..

Perşembe, Ekim 1

Damla Sakızı'nın geldigi yer


Bu dunyanın en guzel agacı bence.. İlk gorunce inanmadım. O damlaları koparıp yiyince agzınıza inanılmaz guzel bir damla sakızı tadı geliyor, mest oluyorsunuz..