Pazar, Ocak 31

Yarına hazırlık

Bazen sabahları kalkmak cok zor geliyor. Hele bir de ise giyecek kıyafet secme isi iyice zorluyor insanı, zaten huysuz bir sekilde zorla uyanmıssa.. Her daim planlı olan ben de buna cozum olarak genelde aksamdan hazırlıyorum bir sonraki gun giyeceklerimi. Yarının kombinasyonu da budur. Etegi sevgili arkadasım Ozlem hediye etti. Ben de biraz kısalttım ve yarın ilk defa olarak giyecegim. Ic karartıcı bir pazar ve ondan sonra gelen pazartesi icin birebir!

melosh


Kendini gezdirmemi, kendisiyle oynamami isteyen melosh'un dikkat cekme cabalari..

Perşembe, Ocak 28

ise adapte olmaya calısmak











10 gun aradan sonra geri donmek zor oluyor(mus). Ankara'daki hava kosulları yuzunden erken cıkma ihtimalimiz konusuluyordu sabah, ama oglen kar durunca sadece camur ve taksi bulup eve donebilme derdi kaldı bize de.. Neyse, bir dahaki kara.. Ben de sabahın korunde gelmisligimle kaldım tabi :)

Neyse, erken cıkma hayallere kapılıp ucarken ben 4'e toplantı konuldugunu ogrendim. Erken donus yalan!

Bloguma Singapur'dan biri gelmis bugun. Hem de yanlıslıkla falan degil, linke basmıs da gelmis. Benim blog pek o yorelerden ziyaretci almaz - benim hedef kitle, Turkiye, Avrupa ve ABD genellikle. Singapurlu misafirimize gonulden bir hosgeldin diyoruz...

Hadi usenmeden resimlere acıklamalarını da yazayım dedim. Plastik ayakkabılar muthisti. almak istedim, ama tanesi 49 euro olunca vazcaydım. Benim bundan daha guzel babet crockslarım var!

O cadde Bruksel'de St. Katherine civarında cok guzel butiklerin bulundugu bir alısveris caddesi. Daha butcemden dolayı burda cok az alısveris yapabilmis olsam da ilerde bu caddenin sıkı bir mudavimi olmayı hedefliyorum!

O renkli ısıklar aynı cadde uzerinde bir lokantanın ici. Adı da good night clara galiba. Hahahaha.. buyuk ihtimalle oyle bir uydurdum ki bu ismi. Ay yok, adı bon soir Clara - simdi hatırladım. Cok guzel bir yere benziyor, ama daha hic gidemedik. Her onunden gectigimde de burası yemege gitmek istedigim yer diyip duruyorum. Kısmet bir dahaki sefere...

Sonuncu resim beef carpaccio. Cesit olsun diye ekliyorum :)

Her sey bir macera! Hele de kar yagıyorsa...

Dun gece 1'i geciyordu ucagım Ankara'ya indiginde. Eve gelmem yatmam falan derken 2:30'da hala uyanıktım. Bir yandan da beni cok ozlemis olan melosh da beni uyandırıp durunca (kendisini sevmem icin) sabah 8'de saat caldıgında hayııırrr diye bagırmak istedim!

Gece zaten kar yagıyordu ve epey tutmustu. Eve gelirken kayan arabalar sovu yasamıstık Cinnah'ta falan. Sabah uyandıgımda kar yagmaya devam ediyordu ve ben aglamak istiyordum. Yarım saatte hazırlanıp taksi duragını aradım. Taksi yokmus. Sasırmadım. Ne yapacagım diye sorunca annemlere caddeye cık, ordan binersin dediler... İyi dedim, sarıldım sarmalandım, elimde semsiyem, ayagımda kar botları yollara koyuldum.

Siteden bir cıktım ki, taksi falan bulmaya imkan yok. Eeeh napalım diyip kırmızı ısıkta duran bir kapsinin kapısını actım. Nereye gidiyorsunuz diye sordum. Benim ofise yakın bir yerlere gidecekmis. Beni de bırakır mısınız diye sorunca tamam gelin dedi. Bir de hicbir sey olmamıs gibi ilk kendimi bıraktırdım :) Boylede yuzsuzumdur iste! Ofise bir geldim ki sadece 5 kisi var. Geleli 1 saat oldu ve daha 10 kisiyi gecmedik. Evi uzakta (cayyolu) olanlar daha evlerinden cıkamamıs. Yollar rezalet, millet kayıp dusuyor, arabalar kayıyor, her yer vıcık vıcık camur.. Bir de insanlar bana soruyor, aaaa ama kar cok guzeldir - niye sevmiyorsun? Ya ben kar yagdıgında hayatıma devam edebilmek icin kar ile savasmak zorunda kalıyorsam nesini seveyim karın!

Resim de cektim, yurudugum yolları gosteren, ama eklemesi sonra..

Pazartesi, Ocak 25

Soguk, yagmurlu, kısacık Bruksel gunleri...
















Donmemize 2,5 gun kaldı. Hic donesim gelmiyor..

Pazar, Ocak 17

dogum gunu kutlama haftası

Dogum gunum ayın 20sinde olmasına ragmen, o tarihte bruksel'de olacagım icin cuma gununden basladık kutlamalara.. Bir yandan hosuma gidiyor boyle 1 hafta dogum gunu kutlama fikri, ama bir yandan da hala 5 yasında gibi 40 gun 40 gece dogum gunumu kutlamak komigime gidiyor :)

Cuma aksamı Ankara'da en sevdigim lokantalardan birinde (tamam hadi itiraf ediyorum en sevdigim) ve 24 yıldır bıkmadan usanmadan gittigim Ciger 52 'de kutlamalara basladık. Cok guzel hediyeler aldım, sımardıkca sımardım butun aksam. Sonrasında da Nada, kokorec falan derken tam bir keyif gecesi oldu cuma gecesi.

Cumartesi gunduz biraz guc topalyıp 2. dogum gunu kutlamam hazırlandım. Aksam Komsu 'da bol rakılı sarkılı bir yemekten ve mumları ufleyip en sevdigim frambuazlı cikolatayı pastayı afiyetle yedikten sonra Cafe Bien 'de bulduk kendimizi. Guzel bir gece oldu. Epeydir Ankara'da arkadaslarımla kutlayamıyordum dogumgunumu, en super yanı da hep birlikte olmak oldu benim icin! Gerci baska baska yerlerde dogum gunu kutlamak beni pek etkilelemis herhalde. Dun gece pastamı kesip bir parcayı elimle tutup yiyince ben, garson donup sordu: Nerelisiniz siz? Ankaralıyım deyince, belli oluyor deyiverdi. Ne demekse.. O kadar ayrı kalmaya ragmen Ankaralılıgımdan hicbir sey kaybetmedigime sevindim :)


Bu aksam babanem ve dedemle kutlayacagım dogum gunumu, yemege gidiyoruz hep birlikte. Yarın Istanbul kusu annem donuyor ve annem, babam, ben kutlicaz. Salı aksamı Bruksel'e gidiyorum Insallah (yine bir terslik cıkmazsa :). Cuma da Bruksel'deki arkadaslarımızla toplu olarak kutlayacagız...


Dogum gunlerini hala severken tadını cıkarmak lazım sanırım - ilerde bu kadar hevesle kutlayacak mıyız acaba? Yıldız dedem dogumgunlerinden nefret ederdi yaslanıyor diye. Dogum gunlerinde onu arayıp dedecim nasılsınız falan derdik - hic dogum gunu lafı etmeden.. Ama bende bu dogum gunu hevesi varken oyle olmam herhalde!

Perşembe, Ocak 14

Fransızca konusma cabaları

2 gun once son Fransızca dersime gittim. Tabi ise baslayınca Fransızcayı bırakmak zorunda kaldım. Artık haftasonu dersleriyle, ozel derslerle falan davem ettirmeye calısıcam - bakalım.. Bir arkadasım yemek kursuna gidelim mi diye mesaj atmıs bana dun, ona da dedigim gibi - onceligim Fransızca ve spor. Eeee, ne de olsa oncelikleri belirlemek onemli. Mesela bu aksam Askı Memnu izlerken bir yandan kondisyon bisikletinde spor yapmayı dusunuyorum, bakalım bu hedefim gerceklesebilecek mi :) Yani ne kadar dayanıcam...

Neyse, Fransızcaya geri donersek. Bugun isyerinde Tunus ile bir telefon gorusmesi yapılması gerekiyordu - ve ulasabildigimiz kimse Ingilizce konusamıyordu. Ben de atladım hemen ben birazcık Fransızca konusabiliyorum diye! Abboooovv, atlamaz olaydım. Gerci ogrenmek istediklerimizi ogrendik sayemde, ama ben oyle bir yoruldum ki 2 dakikalık konusmada.. Bir daha boyle atlamadan once iyice dusunmem gerektigine karar kıldım. Hahaha, hele de kalite kontrolu icin konusmalar kayıt ediliyorsa benim fransızca konusma cabalarımı dinleyenler epey gulecektir.. Ah ki ne ah..

Pazartesi, Ocak 11

My superpower

Biraz once cok yakın bir Amerikalı arkadasım bana superpower'ımın ne oldugunu soyledi:
"and your superpower is always to make everything you wear look really expensive"

Sanırım bu baya iyi bir superpower, baya baya iyi :)

Salı, Ocak 5

isten ilk post

eee isten olunca ancak bu kadar oluyor... Biraz daha zaman gecsin, daha uzun postlar yazarim..

Pazartesi, Ocak 4

iste ilk gun

Bugun iste ilk gunumdu. aman ne yogundu, ne yogundu.. Inanılmaz agır bir security training aldıktan sonra kendimi artık bir cok seye hazır hissediyorum.. Mesela beni kuzey veya guney yarım kurede bir yerlere atsalar, nersei dogu neresi batı artık yeni ogrendigim cok advanced teknikler sayesinde anlayabilirim. Bir de asla odanızın kapısına o "please clean" yazan kartlardan koymayım, niye diye sormayın iste - koymayın...