Perşembe, Nisan 29

Çocuklardan vazgeçenler...

Yıldırım Türker'in satırları:
"Şimdi Siirt’te kim bilir ne dolaplar dönüyordur. Kimler aklanmak için, dokunulmamak için ne taklalar atıyordur. Göz yumanlar, ses çıkarmayanlar, üç maymunlar bu bilgiyle iki yıl birlikte yaşamış olmanın ağırlığını nasıl taşıyorlar acaba? Ya da ölçeği daha genişletirsek, biz, hepimiz, bunca çocuğun tecavüze uğradığı, bunca çocuğun işkenceden geçirildiği bu topraklarda, nasıl yaşamayı sürdürebiliyoruz? Çocuklarımızı koruyamamanın ağırlığıyla nasıl başa çıkıyoruz? Anayasayı, bedelli askerliği ve daha onca önemli konuyu tartışırken nasıl oluyor da biraz ötemizde süregelen çocuk katliamının utancı yansımıyor sesimize?
...
Çocuklarımızı açlıktan, şefkatsizlikten, soğuktan, tecavüzden koruyamıyoruz. Hayatımızı, geleceğimizi akıllı uslu insanlar gibi kravat ve tayyörlerimize bürünüp tartışırken her şeyin çocuklardan başlaması gerektiğini, çocuklarını gözden çıkaranın gelecekten geçtim şimdiye tutunabilmesinin imkansız olduğunu hiç aklımıza getirmeden.
Tekrarlayalım: Nicedir kendi çocuklarını yemekte olan bu aymazlığa en hafif tabiriyle intihar denir. Çünkü bir toplumun intiharı, çocukların katliyle başlar."


Herkesin içi daralıyor son günlerdeki gelişmelerden dolayı. duracağına mantar gibi başka başka yerlerden tecavüz haberleri geliyor. Herkesin gündemi kalabalık, yoğun, 40 bin tane işle uğraşıyor biliyorum. Böyle şeyler yazık keyif kaçırmak istemiyorum aslında, ama bugünlerde keyifli olmak da zor geliyor...

Çarşamba, Nisan 28

sansürün de böylesi..

Siirt Sulh Ceza Mahkemesi Siirtteki olaylar hakkında medya yasağı koydurmuş. Bu ne demektir? Yani Siirtteki olaylarla ilgili haber yapılamayacak.

Yani insanın aklı almıyor, böylesine olaylar olmuşken ve olurken, ölen bir çocuk ve tecavüze uğramış çocuklar varken mahkemenin tek yapabildiği bu... Medya yasağı. Şaka gibi bir memleket burası gerçekten de - inanıyorum ki insanlar bazı şeyler kendi başlarına gelmeden ders alamıyor...

Hadi Siirtteki olaylara yasak kondu, Manisa'da fuhuş için satılan 3 çocuğun hikayesi ne olacak? Yarın da ona yasak gelir sanırım. Yargı çalışıyor; ama başka türlü!

Salı, Nisan 27

Evlilik değil Evcilik


Çok önemli bir kampanya: Evlilik Değil Evcilik

Çocuk evliliği ahlak ve çağ dışı olmanın yanında ayrıca kanun dışıdır!

4 gun Przno - Montenegro


Mayıs sonunda 4 günlük bir iş-tatil gezisi.. Heyecanlanıyorum...

Çarşamba, Nisan 21

pembe gozlükler

Dun aksam 7'ye kadar ofiste kalıp, 7:45'te pilates dersine baslayip 9'a dogru eve gelince off bu ne biçim hayat diye isyanlardaydım. ama ofiste o kadar uzun kalmanın da iyi yönleri oldu: bütün bekleyen işleri halletmiş oldum! O yüzden bugün gelsen gazeteleri gitsin bloglar - her işim bitmiş durumdayım...

Neyse yorgun argın eve gidip biraz da toka ve tarak yaptım istanbul'da bir kermes için. O kadar güzel oldular ki! Bakalım bu kermeste şansım yaver gidecek mi?..

Sabah 7 buçukta uyandım, banyo, giyinme falan derken bugünün griliğine inat pespembe bir hırka giydim. sonra saçlarımı kurutmaya üşenip kuaföre gittim. Dalga dalga saçlar ve inanılmaz bir oje ile çıktım kuaförden :) Böyle pembe-kırmızı arası bir renk sürülü parmaklarıma, üstüm pespembe ve bu uyuz ankara havası bile keyfimi bozamıyor bugün.. Uykumu almama borçluyum sanırım bu halimi!

Akşam 6:30'da pilates var yine, öğle yemeği planları ihtimali var, ve de akşam kızlarla görüşmek istiyorum.. Bir de fransızca ödevim var, yarın akşama yetiştirmem gereken - o da bitti mi bütün işlerim tamam! Ben de yazdıkça farkına vardım da, benim bu mutluluğumun nedeni bu hafta anayasa görüşmelerinden dolayı meclis araştırma komisyonu toplantılarının iptal edilmesi galiba. Bir toplantı insanın hayatını bu kadar etkileyebiliyormuş demek..

Salı, Nisan 20

4000 yıllık mercimek


Mercimek süphesiz sevdiğim baklagiller sırasında ilk sırayı alır. Bunun böyle olduğunun en büyük kanıtı da 5 yıl Amerika'da yalnız yaşayan benim evimde çok nadir de olsa tek pişirdiğim yemeğim mercimek yemeği olmasıdır. Ben kimyon, karabiber ve başka baharatlar da karıştırak pişiririm ben mercimeği. Çok güzel olur.. Tavsiye ederim.

Neyse, konumuz mercimekken, Kütahya'nin Seyitömer Höyüğün'de bulunan 4000 yıllık mercimek tohumu çimlendirilmiş. Bu tohum tarlaya ekilip yetiştirelecekmiş. Böylece geni ile oynanmamış, organik mercimek üretilebilecekmiş.. Okuyunca çok şaşırdım.. Bir yandan da sevindim. acaba 4000 yıllık mercimeğin tadı farklı olur mu, şimdi bunun merakındayım...

Pazartesi, Nisan 19

açlık!

Sabah kahvaltısı etmeyi sevmeyen ve de alışık olmayan bünyem kendini şaşırmaya başladı - galiba yaşlanmanın bir belirtisi olsa gerek bu. İnsan sabah 9'da öğle yemeği programı yapmaya başlar mı?..

Saat daha 10. yani oglen yemeğine 2 saat var. Gerçi en azından nerede ne zaman kimle yemek yiyeceğim belli oldu :) Nasıl gececek bu iki saat, nasıl beklicem bilemiyorum. Sanırım kahvaltı düşmanlığını bırakıp sabahları bir şeyler yemeyi öğrenmem gerekecek. Ah ne fena, ah ne fena...

Cuma, Nisan 16

Bir ilk

Dün günübirliğine İstanbuldaydım. Maltepe Cezaevine giitk - orda Adalet Bakanlığı ve UNICEF tarafından gerceklestirilmis ve pilot olarak uygulanmaya başlanmış bir model hakkında bilgi almak için. Hayatımda ilk defa bir cezaevine girdim. İçerdeki bütün çocuklar tutuklu çocuklardı, yani hiçbiri daha hüküm giymemiş - hepsinin davaları devam ediyor... Bu model ile çocukların hayatı epey bir değişiyor. Model çocukları daha iyi anlamaya, bireysel olarak onlarla bir ilişki geliştirmeye ve infaz koruma memurları ile olan ilişkilerini yeniden düzenlemeye yönelik.

2 tane koğuşa girdik. O kadar garip hissettim ki kendimi, o çocuklar, tek başlarına orda ve birlikte yaşamayı öğrenmeleri lazım. Orada yaşamayı öğrenmeleri lazım. Ağızlarında hep af... Bir tanesi ben burda evimde yemediğim yemekleri yedim abla deyince boğazımda bir şeyler düğümleniyor.. Ama hemen toparlanmak lazım, moral vermek, burdan çıkıncaki hayatlarına hazırlanmalarını hatırlatmak daha önemli.

Gerçi ne söylesek boş. Onlar ordai biz burda... Yine de iyi hissettim kendimi gittiğimiz için, onlar için çok değişik bir gün olmuş oldu..

Cuma, Nisan 9

yeniden fransızca

Bugun is yerinde de birilerinin fransızcaya basladığını duyar duymaz gaza geldim ve fransızca dersine yazıldım. Temel sınıfını atlamak için 1 kurum kalmıştı, hatta parasını bile odemiştim - o yuzden 1 ay boyunca haftasonları ve persembe geceleri hızlandırılmıs Fransızca dersine gideceğm. Sonra da temel kuru atladıgıma dahil bir sertifikam olacak. O kadar çok haftasonu planımız var ki, Mayıs ayında bu fransızca işini halletmem çok iyi olacak. Boylece yaz için planladığımız haftasonu gezileri için vicdanım rahat olacak..

Çok heyecanlıyım. Yarın sabahtan pilates, 12-15:00 arası da Fransızca. Bir de odevler falan, haftasonları da pestilim cıkmış olacak. Ama cok ozlemiştim Fransızcayı ve gidemiyorum diye de cok uzuluyordum.. O yuzden de cok mutluyum!

iste boyle, bu aksam oturup biraz Fransızca calışmam lazım. Sonra Azolarda kareoke partisi.. Bir ara saçımı boyasam çok iyi olacak, en son haziran ayında boyamışım :)

Perşembe, Nisan 8

El Yapımı Tokalarrrr....


Sonunda tokalarin bir resmini cekebildim. Toplam 30 tane falan oldu, calismalar devam ediyor, nasil kiyip da satacagim/verecegim bilemiyorum. Hepsini duvara asip bakasim var...

Çarşamba, Nisan 7

yine bruksel'den

Bu aralar pek bir şey yok hayatımda. Bruksel'den dondugumden beri adaptasyon surecindeyim. Oguz 2 haftalığına burda, onunla vakit geciriyorum. Bir de bol bol toka yapıyorum. Gecen pazar bir kermese katıldık ve benim tokalarım da satıldı. Ben de bunun gazı ile basladım toka calışmalarına. Aksamları, annem de yardım ediyor, birlikte oturup toka yapıyoruz. Herhalde 20 tane yapmışımdır 2-3 gunde.. Resimlerini çekip koyacagım buraya. Gerci ben bunları satıstan cok hediye vermek için yapıyorum, ama haftaya pazar yani 18 Nisan'daki Turk Japon Vakfındaki kermes'te satabilirsem de mutlu olurum tabi. Yaptıklarının baskaları tarafından begenilmesi buyuk bir zevk!

Resimdeki minik arkadasımız Bruksel'de yasayan bir arkadasımın 2,5 aylık oglu Jason ege. Kendisi pek bir tatlı. Bu resimde beni kendisine yurutme calışmaları yaptırırken goruyorsunuz. annem ve babam bu resmi gorunce benimle cok dalga gectiler, ay kızım bu daha cok kucuk diye. Gercekten de boyle yaptıgımda kendisi de pek bir sasırmıstı. Tevekkili!

Cumartesi, Nisan 3

Bruksel'de yasamak istedigim evi buldum sanirim...

O balkonlar, o detaylar... Ya bu evde oturmam lazim, ya da bunu goren bir evde!